Kasten Suç Ne Demek? Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış
“Adalet” kelimesi, çoğu zaman mahkeme salonlarının duvarlarında yankılanır ama gerçekte her birimizin vicdanında başlar. Toplum olarak neye “suç” dediğimiz, bu suçun niyetle mi yoksa kazayla mı işlendiği, sadece hukuki değil derin etik ve sosyal bir tartışmanın da kapılarını aralar. Bu yazıda “kasten suç” kavramını yalnızca bir hukuk terimi olarak değil; toplumsal cinsiyet rolleri, çeşitlilik ve sosyal adalet ekseninde anlamlandırmaya çalışacağız. Çünkü adaletin sadece yasalarla değil, toplumsal duyarlılıkla da şekillendiğini biliyoruz.
Kasten Suç Nedir? Temel Tanım
Kasten suç, en yalın tanımıyla, kişinin bilerek ve isteyerek hukuka aykırı bir fiil işlemesidir. Yani fail, eyleminin sonuçlarını öngörür ve buna rağmen o fiili gerçekleştirmeye karar verir. Örneğin birine zarar vermek amacıyla saldırmak, bilinçli olarak hırsızlık yapmak ya da planlayarak birini dolandırmak gibi eylemler, kasten işlenen suçlara örnek gösterilebilir. Buradaki kilit nokta, “niyet”tir. Kaza sonucu oluşan zararlar “taksirli suç” olarak değerlendirilirken, kasten işlenen suçlarda failin bilinçli tercihi vardır.
Toplumsal Cinsiyetin Kasten Suç Algısına Etkisi
Suç kavramının toplumsal algısı, cinsiyet rolleriyle yakından bağlantılıdır. Kadınlar tarih boyunca çoğunlukla mağdur veya mağdura empati duyan konumunda görülürken, erkekler daha çok fail veya çözüm üretici rollerle ilişkilendirilmiştir. Bu fark, kasten suçlara bakış açımızı da şekillendirir.
Kadınlar açısından, kasten suç konusu çoğu zaman empati ve toplumsal etki üzerinden değerlendirilir. Bir suçun ardındaki niyet kadar mağdura verdiği zarar, toplumsal sonuçları ve yarattığı travmalar önem kazanır. “Neden böyle bir şeye kalkıştı?”, “Bu davranışın ardında nasıl bir sistemsel sorun yatıyor?” gibi sorular, kadınların bakışında ön plandadır. Bu yaklaşım, sosyal adaletin daha bütüncül ele alınmasına katkı sağlar.
Erkeklerin yaklaşımı ise genellikle daha analitik ve çözüm odaklıdır. “Suç nasıl engellenebilir?”, “Hangi yasal düzenlemeler caydırıcı olur?” gibi sorular üzerinden meseleye yaklaşılır. Bu bakış açısı da suçun tekrarının önlenmesi ve sistematik çözümler geliştirilmesi açısından önemlidir. İki perspektif birleştiğinde, hem insan odaklı hem de yapısal adalet anlayışına ulaşmak mümkün olur.
Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Bağlamında Kasten Suç
Kasten suçun anlamı, sadece bireysel niyetle sınırlı değildir. Toplumsal eşitsizlikler, ekonomik zorluklar, ayrımcılık ve kültürel normlar da suçun oluşumunda önemli rol oynar. Özellikle azınlık gruplarına mensup bireyler için adalet sistemi her zaman eşit işlemez; kimi zaman önyargılar ve yapısal ayrımcılık, aynı eylemin farklı şekillerde cezalandırılmasına neden olabilir.
Örneğin, benzer bir suçu işleyen iki kişiden biri sistematik olarak “tehdit” olarak görülürken diğeri “hata yapmış” olarak değerlendirilebilir. Bu da sosyal adaletin sağlanmasında ciddi sorunlar yaratır. Bu yüzden kasten suçları tartışırken sadece failin niyetine değil, bu niyetin oluşmasına zemin hazırlayan toplumsal koşullara da bakmak gerekir.
Toplumu Kapsayan Bir Adalet Anlayışına Doğru
Kasten suçları ele alırken, yargı sisteminin ötesine geçip vicdan terazimizi de devreye sokmamız gerekiyor. Bir eylemin “kasten” olup olmadığını anlamak kadar, bu eyleme neden başvurulduğunu da anlamak sosyal adaletin temelidir. Empatiyle analitiği, bireysel sorumlulukla yapısal değişimi birleştiren bir adalet anlayışı, daha adil ve kapsayıcı bir toplumun kapılarını aralar.
Belki de en önemlisi, bu tartışmayı yalnızca hukukun değil, hepimizin meselesi olarak görmek. Çünkü suçun niyeti kadar, toplumun buna verdiği tepki de geleceğimizi şekillendirir.
Birlikte Düşünelim
Sence bir eylemi “kasten suç” yapan yalnızca failin niyeti midir, yoksa toplumun buna yüklediği anlam da işin içine girer mi? Empatiyle mi yoksa çözüm odaklı düşünmeyle mi daha adil sonuçlara ulaşabiliriz? Yorumlarda düşüncelerini paylaşarak bu önemli tartışmaya sen de katkı sağlayabilirsin.