Dermason Fasulye Yerli Mi? Eğitim Perspektifinden Bir İnceleme Eğitimci olarak, bazen dünyaya sadece bilgi aktarımı değil, aynı zamanda farkındalık ve dönüştürücü bir etki yaratmak için bakmamız gerektiğine inanırım. Öğrenmenin gücü, insanın düşünce biçimini, tutumlarını ve toplumla olan ilişkisini değiştirebilir. Bu yazıyı okurken, bir fasulye türünün kökenini sorgulamak kadar, öğrenme sürecinde nasıl dönüşüm sağladığımızı da sorgulamanızı isterim. Her şeyin temeli öğrenme değil mi? Dermason fasulyesinin yerli olup olmadığını tartışırken, aslında bir ürünün, bir bilginin veya bir geleneksel tarım ürününün ne kadar yerli olduğu, onu nasıl öğrenip içselleştirdiğimizle doğrudan ilişkilidir. Dermason Fasulye: Yerli Mi, Yabancı Mı? Dermason fasulye, Türkiye’nin tarımında önemli bir…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Ana Yemek Tabağı Nedir? Konforlu Bir Yanılgı mı? Ana yemek tabağı… Peki, gerçekten ne kadar gereklidir? Hepimizin bir şekilde hayatında var olan bu tabaklar, yemekleri sunma biçiminden, yemek kültürüne kadar pek çok şeyi şekillendiriyor. Ancak, modern yaşamda ana yemek tabağının hala bu kadar ön planda tutulmasını sorgulamak gerek. Bize ne kadar hizmet ediyor? Aslında sadece görsel bir yanılsama mı yaratıyor? Gelin, birlikte bu tabakların zayıf yönlerine odaklanalım ve cesur bir analiz yapalım. Ana Yemek Tabağının Gerçek Rolü: Yalnızca Bir Makyaj mı? Ana yemek tabağı denince akla gelen ilk şey büyük bir boşluk, genellikle çok fazla yer kaplayan ama bir türlü…
Yorum BırakAdana’da HUĞ Ne Demek? Ekonomik Perspektiften Bir Analiz Ekonomide kaynaklar sınırlıdır. İnsanlar, bu sınırlı kaynakları nasıl kullanacakları konusunda her zaman bir seçim yapmak zorundadır. Bu seçimlerin sonuçları, sadece bireylerin yaşam kalitesini değil, aynı zamanda tüm toplumların refah seviyelerini de etkiler. Ekonomi, bu seçimlerin sonuçlarını analiz etmek, kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını sağlamak için bir araçtır. Adana’da kullanılan “HUĞ” terimi de, aslında bu tür toplumsal seçimlerin ve kaynak yönetiminin bir yansımasıdır. Adana’da bir kelime olarak halk arasında kullanılan HUĞ’un ekonomik açıdan anlamını çözümlemek, toplumsal yapıyı ve bireysel kararları anlamak için önemli bir fırsat sunar. HUĞ’un Kökeni ve Kullanım Alanı Adana’da kullanılan…
Yorum BırakMidede Hidroklorik Asit Var mı? Bir Tarihsel Bakış Bir Tarihçinin Gözünden: Geçmişe Yolculuk ve Günümüze Bağlantılar Tarihi anlamak, bir zamanlar var olmuş olanla bugün arasında bir köprü kurmaktan ibarettir. Bir tarihçi olarak, geçmişin izlerini takip ederken, bazen çok küçük ve gözden kaçan detayların bile ne kadar derin etkiler bıraktığını görürsünüz. Midemizdeki hidroklorik asit gibi basit bir madde, aslında insanların sağlığını, bilimi ve toplumsal dönüşümleri nasıl şekillendirdiğini anlamamıza yardımcı olabilir. Bu yazı, geçmişin tarihsel süreçlerine ve tıbbın evrimsel kırılma noktalarına ışık tutarak, midemizdeki hidroklorik asidin rolünü tartışmaya çalışacaktır. Tarihsel Süreçlerde İnsan Vücudunun Keşfi Antik çağlarda, insan vücudu ve işleyişiyle ilgili ilk…
Yorum BırakHirizma Ne? Kelimelerin Parladığı Bir Edebiyat Girdabı Kelimelerin Cazibesi: Dilin Görünmez Işığı Kelimeler, bazen yalnızca anlam taşımaz; aynı zamanda bir ışık gibi parlar. Hirizma da işte böyle bir kelimedir — hem sesinde hem çağrışımında büyülü bir etki barındırır. Edebiyatın doğası gereği, kelimeler yalnızca tanımların içinde değil, duyguların ve imgelemin alanında da yaşar. “Hirizma ne?” diye sorduğumuzda aslında “Bir kelime insanı nasıl büyüler?” sorusuna yaklaşırız. Edebiyatçılar bilir: Her kelime bir varlıktır. Kimi kelimeler soğuk, kimi keskin, kimiyse parıltılıdır. “Hirizma” işte o parıltının, o manyetik çekimin sözcük biçimidir — bir ruhun ışığa dönüşmüş hali. Hirizmanın Edebî Anlamı: Karakterlerden Kavramlara Bir romanda hirizma,…
Yorum BırakHertz Neden Önemli? Frekansın Felsefi Derinliklerinde Bir Yolculuk Felsefi Başlangıç: Gerçeği Duymak İnsanlık tarihi boyunca duyularımızın ötesinde var olanı anlamaya çalıştık. Gözün göremediğini, kulağın duyamadığını ölçmek için sayılara, kavramlara ve formüllere başvurduk. İşte bu noktada, bir ölçü birimi olan Hertz sadece fiziksel bir değeri değil, aynı zamanda varlıkla olan ilişkimizi de temsil eder. Frekans, evrende süregiden titreşimin, varoluşun nabzıdır. Filozof için “Hertz”, yalnızca saniyedeki titreşim sayısı değil; gerçekliğin sürekliliğini kavramanın aracıdır. Epistemolojik Perspektif: Bilginin Titreşimi Epistemoloji yani bilgi felsefesi açısından Hertz, bilginin ölçülebilirliğiyle ilgilidir. Bizim evreni bilmemiz, algılarımızı düzenleyen sınırlarla mümkündür. Bir sesin var olduğunu, onun frekansını duyabildiğimiz ölçüde anlarız.…
Yorum BırakTurkcell Kime Ait? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Bağlamında Bir Değerlendirme “Bir şirketin sahibi kimdir?” sorusu, yalnızca hissedar listesini öğrenmekten ibaret değildir. Asıl mesele, o şirketin toplumla kurduğu ilişki, sahiplik yapısının bireyler ve topluluklar üzerindeki etkisi ve değer üretimindeki sorumluluğudur. İşte bu noktada, Türkiye’nin en büyük telekomünikasyon devlerinden biri olan Turkcell’in sahiplik hikâyesi de salt finansal bir mesele olmaktan çıkıp, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi kavramların da süzgecinden geçmeyi hak ediyor. Bir Devin Sahiplik Yapısı: Turkcell’in Kime Ait Olduğunu Anlamak Turkcell, 1994 yılında kurulduğunda Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğunun öncülerinden biri olacağı kimsenin aklına gelmemişti. Bugün ise milyonlarca abonesiyle…
Yorum BırakGünaşırı Nasıl Olur? Güç, İktidar ve Toplum Arasında Yenilenen Denge Bir siyaset bilimci olarak, toplumsal düzenin her gün yeniden kurulduğuna inanırım. Güç, yalnızca iktidar koltuklarında değil, insanların gündelik alışkanlıklarında da yeniden üretilir. “Günaşırı nasıl olur?” sorusu bu açıdan yalnızca bir zaman dilimi değil; toplumsal değişimin ritmini, iktidarın dönüşümünü ve vatandaşın süreklilikle kurduğu ilişkiyi sorgulayan bir metafordur. Her “gün”, düzenin yeniden inşasıdır; her “aşırılık” ise sistemin sınırlarını zorlayan bir itirazdır. İktidarın Döngüsü: Her Gün Yeniden Başlayan Bir Oyun Siyaset teorisinde iktidar, genellikle statik bir yapı olarak değil, döngüsel bir süreç olarak tanımlanır. Tıpkı “günaşırı” kavramında olduğu gibi: bir gün dinlenir, diğer…
8 YorumKethüdayeri Ne Demek? Taşranın Nabzını Tutan Osmanlı Görevinin İzinde Giriş: Kulislerde Değil, Yol Kenarlarında Doğan Bir Merak Çoğu tarih terimi saray odalarının loşluğunda doğar gibi görünür; ama bazı unvanlar yol tozuyla, pazar gürültüsüyle, taşranın nabzıyla anlam kazanır. “Kethüdayeri” böyle bir kelime. İlk duyduğumda aklıma, bir konvoyu emniyetle menzile ulaştırmak için gece yarısı kadıyla, sabah köründe derbentçiyle, öğlene doğru esnaf kethüdasıyla konuşan, arada sipahiyi topluma karşı, toplumu da hukuka karşı koruyan o ara bulucu figür geliyor. Gelin, bu unvanın köklerini, bugüne yansımalarını ve yarının dünyasında neleri mümkün kılabileceğini birlikte konuşalım. İpucu: “Kethüdayeri”, hem merkez ordusunun taşradaki düzeninden sorumlu bir zabit hem…
8 YorumBir siyaset bilimcinin gözünden bakarsak, bir kamuoyunda “Ebru Gündeş kaç yaşında?” sorusu sadece biyografik bir merak değil; aynı zamanda güç, kurumlar ve kimlik ilişkilerinin kesiştiği bir nokta olabilir. Kadının yaşı, sahne duruşu, toplumsal algısı — bunlar medyada bir iktidar dizgesi ile örülür. Bu yazıda, Ebru Gündeş’in yaşı sorusunu ele alırken, iktidar, kurumlar, ideoloji ve vatandaşlık eksenlerinde bir siyasal analiz yaklaşımı geliştireceğiz. Hem erkek stratejisi ve güç söylemleri hem de kadın katılımı ve toplumsal etkileşim perspektifleri arasında dengeli bir bakış sunmayı amaçlıyorum. — Yaş Bilgisi ve Güç İlişkisi: Sahne ve Alan Medya alanında, bir sanatçının yaşı, görünürlüğü, algısı ve meşruiyetiyle bağlantılı…
Yorum Bırak